kadıköy
BİR SEMT ADI OLMAKTAN ÇOK DAHA FAZLASI… KADIKÖY
İstanbul pek çok şehir içinde, hatta Dünya’ya göre bile bakıldığında farklı, çözülemeyen, gizemli bir yer olarak anılır. Bunun sebebi her semtinin yüzlerce yıllık ayrı bir hikayesinin olması ve o semtlerin kendi içinde özel geleneklerle yaşatılan bir kültür barındırmasıdır. Bu semtler içinde ise her yönüyle farklı, adeta kendi başına bir şehir gibi de düşünülecek olan Kadıköy’ün yeri ayrıdır. Kadıköylü olmak, Kadıköy’de yaşamak, onun her zerresinde ne olup bittiğini bilecek ve onu sahiplenecek kadar önemsemek başka bir yaşama biçimidir.
Kadıköy, içinde çoğu klasik ve neredeyse yüz yılların kokusunu saklayan güzel sürprizleriyle, benzersiz mekanları ve müdavim haline gelinen cafe, bar, meyhaneleriyle de eşsizdir. Kadıköy sokak isimleriyle değil, kendi yarattığı kültürün adıyla anılır. Altıyol’a Boğa, Kadife sokağa Barlar Sokağı, Moda caddesinin başladığı ve şu an orada olmayan Havuz , Mühüdar caddesine Akmar denir ve buluşma yerleri bile buna göre şekillenir. Eskiden günümüze gelmiş barlar da sokakların belirleyici adıdır. Kadıköy büyüsünü kendi yaratmış ender semtlerdendir. Denize yakınlığı onu küçük bir sahil kasabası havasına soksa da biraz ileride hemen her türlü modernliğin gelişimini izleyebilecek imkanlar sunar. Nesiller içinde de Kadıköylü olmak, Kadıköy çocuğuyuz gibi tanımlar türemesi bu yüzdendir. Burası adeta sınırları denizle belirlenmiş ve içindeyken başka hiçbir yere gitmeyi gerektirmeyen ayrı bir dünya gibidir. Kadıköy genç nüfusun hayatını şekillendirdiği, onlardan bir önceki neslin geliştirdiği adetlere modernize bile olsa tam anlamıyla uyum sağladığı bir devir teslimi de çağrıştırır. Burada her şeyin kendince belirlenmiş bir usulü vardır. Ona göre yaşanır, aksi tavırlar hemen dikkat çeker ve farklılığıyla göze çarpar. Tarihi dokusu da neredeyse diğer semtler gibi hızla değişmez. Yeni döneme uyarlanan mekan ve alışkanlıklar içinde geçmişin bütün izlerini bulmak mümkündür.
Renkler, yüzler değişse de Kadıköy kendi ritmini ve büyüsünü asla bozmadan, aksine rengarenk bünyesine hep daha fazlasını ekleyerek olduğu gibi kalan bir semttir ve aslında semt olarak söz edilmez. Bir kültürün, bir aidiyetin, dostlukların ve hatıraların birbirine dolanıp uyumla ve ahenkle süregeldiği serüvendir. Kadıköylü olmanın tanımı, orada yaşamak ya da oranın eğlence atmosferine dahil olmaktansa, geçmişten gelen dokusunu benimsemek üzerine şekillenir. Bir kenti bırakıp gitmekten söz etmeye benzer Kadıköylünün oradan ayrı düşmesi. Ailesini, hatıralarını saklı tutan gizemli bir kutuyu öylece bırakır gibi anlatır her giden. Ama dönüş yolunda yine aynı sıcaklık ve renk cümbüşüyle bıraktığı her şeyi yerli yerinde bulmaktır bu. Bir başka semt yoktur sevdiğini her daim böyle içtenlikle, yıllar geçmiş bile olsa karşılayıp ağırlayan.
A.MARİKA SAĞLAM
Leave a reply