Navigation
  • Hakkımızda
  • Menü
  • Blog
  • Galeri
  • İletişim
Şahsına Münhasır Meyhane
  • Hakkımızda
  • Menü
  • Blog
  • Galeri
  • İletişim

Set your main menu in Appearance > Menus

Şahsına Münhasır Meyhane
  • Hakkımızda
  • Menü
  • Blog
  • Galeri
  • İletişim
Büyük halini görüntüle
meyhane

MÜDAVİM MEYHANELERİ

Meyhane akla müdavimi getiren yegane mekandır. Hiçbir içme kültüründe, meyhanenin gediklisi olmak gibi bir kavram yoktur. Rakı içen, usulünü bilen ve ona riayet eden kişi sürekli yer değiştirmek istemez. Gittiğinde aynı garsonu, aynı meyhane sahibini ve mümkünse aynı masayı görmek ister. Bu gizli bir ritüeldir. Rakı masalarının hakkını en çok müdavimler bilir; zira onların rakıyla, meyle ilişkisi özeldir.

Meyhanelerin sır saklayan duvarları vardır. Dile gelmesi en zor hikayeler rakı sofrasında dökülür ortaya. Bu bazen en yakın dosta, aynı yolun yolcusuna ya da kalpteki en özele ulaşır. Haliyle ne hatıralar, ne gizemler orada çözülür ve “rakı masasında konuşulan, rakı masasında kalır”. Bu yönüyle herhangi bir yeme-içme mekanında böylesi bir bağ söz konusu değildir. Fonda duyulan kısık müziğin akla düşürdükleri meyhane duvarlarının suskun ortaklığına emanet edilir. Meyhane işletmecileri bu anlamda birer terapist gibidir aslında. Eğer işinin hakkını veriyorsa, gedikli müşterisini iyice tanımışsa, o artık müşteri-işletmeci ilişkisi değildir. Günümüzde bu tip meyhaneler de pek çok değişim dönüşüm süreci gibi başkalaşımdan payını almış olsa da içlerinde hala o eski alışkanlıkları bir miras gibi sahiplenen mekanlar var. Oraların müdavimleri diğer pek çok mekandan farklıdır. Evine gider gibi, bir dostu görmeye gider gibi gider rakı içmeye. Rahattır, güvendedir. Ödeyeceği hesabı, gelen giden –rahatsız edebilecek- kimseleri düşünmez. Bu mekanlar, bağıra çağıra konuşan, saygıyı ve içme adabını yok sayıp saçmalayan ya da masalara para almak uğruna gelip kafa şişirmekten fazlasını vadetmeyen çalgıcıları barındırmaz.

Türk edebiyatı ve sanatında, özellikle 70’ler döneminde meyhanede buluşmak, oralarda üretmek, biribirinden beslenmek gibi alışkanlıklar vardı. Bir masada Cemal Süreyya ve Turgut Uyar, diğerinde Edip Cansever ve Tomris Uyar, bazısında Hayalet Oğuz, Can Yücel oturur, bazen bu ekip bir araya gelir ama ille de müdavim meyhanelere giderlerdi. Birbirleriyle günler öncesinden plan yapmaya gerek duymazlardı. Bilirlerdi meyhanenin kapısından içeri girince hangi masada kimin demlendiğini. O sofralarda açılan muhabbetler ömürlük romanlara, öykülere sızmıştır. O yüzden müdavim meyhanelerinin hikayesi kendi başına bir külliyattır. Meyhane denince rakısı, mezesi, atmosferi düşünülse de bir başka gözle bakan için oranın müdavimi de bambaşka bir anlam taşır. Mekanı ölümsüz yapan da budur işte.

 

A.MARİKA SAĞLAM

was last modified: Haziran 3rd, 2018 by MeRtEfEhaNe
Share Post
Previous
RAKININ USTASI OLMAK, MEZENİN DE USTASI OLMAKTIR.
Next
MEYHANELERİN DİLİ OLSA…

Related posts

Yazıyı Okuyun
meyhane

MEYHANE DEDİĞİN…

9 Temmuz 2018 at 09:24 by MeRtEfEhaNe / 0

Meyhaneler bir kültürün en incelikli süregeldiği yerlerden biridir. Orada yaşananlar, konuşulanlar ve mekanın atmosferi gerek dönemi, gerekse yaşanan sosyal süreci anlatmak için tek başına yeter de artar. Meyhanelerde, yenilen içilenler ve gelen kitle kadar mekanın dekoru da belirleyicidir. İstanbul meyhanelerinin pek çoğu mekanın adından ya da işletmecisinden ziyade dekor unsurlarıyla anılır.

was last modified: Temmuz 9th, 2018 by MeRtEfEhaNe
Yazıyı Okuyun
meyhane

MEYHANELERİN DİLİ OLSA…

21 Haziran 2018 at 08:19 by MeRtEfEhaNe / 0

Aslında Eski İstanbul Meyhanelerinin pek çok unutulmazı arasında, bu birbirinden ilginç ve her biri güzel hikayeler barındıran tabirler de rakı içmenin, rakı sofrasının ve mey adabının bir parçası. Geleneği gizlice yaşatan dildir. Dile pelesenk alışkanlıklardır. Dilin yaşattığı her şey kalıcılığını bu yüzden sürdürebiliyor. Bu yüzden meyhanelerin bir dili vardır ve günümüzde hala; çoğu kez anlamını bile bilmeden kullandıklarımız arasında usulca yer alır.

was last modified: Haziran 21st, 2018 by MeRtEfEhaNe
Yazıyı Okuyun
meyhane

RAKININ USTASI OLMAK, MEZENİN DE USTASI OLMAKTIR.

23 Mayıs 2018 at 16:07 by MeRtEfEhaNe / 0

Meze kültürü Türkiye’de benzersizdir. Birçok kültürün bir araya getirdiği, klasik mezeler rakı denince istemsizce akla gelendir. Rumlardan, Ermenilerden, Levantenlerden gelen bir çok damak tadı giderek buralı olmuştur. İsimleri geleneği sürdürse de bize aittir; başka yerde benzeri nedense yavan kalır. Üstelik gün geçtikçe, mutfak kültürlerinin batıdan esinlendiği kimi yeniliklerle onlar da biçim değiştirip, yeniden yorumlanan, her meyhanenin kendine özgü kimliğini oluşturan tatlar haline gelmiştir.

was last modified: Mayıs 23rd, 2018 by MeRtEfEhaNe
Yazıyı Okuyun
meyhane

OLURSA OLUR, OLMAZSA RAKI İÇERİZ

18 Mayıs 2018 at 12:47 by MeRtEfEhaNe / 0

Şair Ümit Göksel’in “O halde yarın güneş kızarınca gelirim. Olursa olur, olmazsa rakı içeriz. Olursa devam, olmazsa veda ederiz” sözü de aslında rakı içmenin kendiliğinden olan o zerafeti oldukça iyi tanımlıyor.

was last modified: Mayıs 23rd, 2018 by MeRtEfEhaNe
Yazıyı Okuyun
meyhane

NEREDE O ESKİ MEYHANELER?

17 Mayıs 2018 at 16:15 by MeRtEfEhaNe / 0

Meyhane kültürü belki de eşi benzeri olmayan ama bir şekilde sessiz sözsüz bir devir teslimle günümüze dek evrilen ve bu toprakların en eski gerçeği olarak bilinir. İstanbul’da yaşayan Rum halkının, biraz buradan, biraz da yakın adalardan usul usul getirdikleri alışkanlıklarla kendine has tabirleri bile olan bir adap ve toplaşma yeridir rakı sofraları.

was last modified: Mayıs 23rd, 2018 by MeRtEfEhaNe

Leave a reply Cevabı iptal et

Sosyal Medyada Biz


Musaade Facebook Musaade Facebook

Search engine

Use this form to find things you need on this site